Uykuda ağlamak düşündüğümüzden çok daha yaygın bir durum. Her yaş kümesinde gözlemlenen bu fenomenin muhtemel sebepleri içinde neler olabilir, endişelenmemiz gerekiyor mu? Gelin birlikte inceleyelim…
Kaynak: https://www.verywellmind.com/crying-i…
Uykuda ağlamanın farklı yaşlarda farklı sebepleri olabiliyor.
Bebeklerin uykularında ağlamasının sebebi çoğunlukla uykunun farklı basamaklarına geçişe şimdi ahenk sağlayamamış olmaları.
Duygusal olarak güç bir basamaktan geçen, muhtemelen zihinsel hastalıklara sahip yahut travmalar yaşamış yetişkinler de uykularında ağlayabiliyor.
Yaşlı beşerler ise sahip oldukları demans ya da yaşlanmayla alakalı öbür problemler yüzünde sıklıkla bu durumu yaşıyor.
Uykularında ağlayan bebekler, büyük ihtimalle uykularının basamakları ortası geçiş süreci yüzünden bunu yaşıyor.
Yeni doğan bebeklerin uykunun altı evresine alışması vakit alıyor. Bebekler bu altı etaptan biri olan ve ‘hafif uyku’ olarak da bilinen REM uykusunda yetişkinlerden fazla vakit geçiriyor. Derin uykudan hafif uykuya geçiş süreci onlar için sarsıcı olabiliyor ve bu sebeple ağlayabiliyorlar.
Çocukların uykuda ağlamasının en yaygın sebeplerinden biri uyku terörü hastalığından muzdarip olmaları.
En sık üç ila yedi yaş ortasında tecrübelenen uyku terörü, uyandığımızda hatırlamadığımız bir parasomni olayıdır.
Uyku terörü tecrübesinde yatakta agresif hareketler sergileme, çığlık atma, uyurgezerlik, uykuda ve uyanırken ağlama üzere haller gözlemlenebilir.
Her yaşı etkileyen sebeplerden biri ise uyurken gördüğümüz kabuslar.
Kabusların neden ortaya çıktığı tam olarak bilinmese de hayatımızdaki güçlü hislerin ve gerilimin kabusları tetiklediği düşünülüyor.
Bastırılmış hisleri ve yas tecrübesini de unutmayalım.
Yaşadığımız kayıplar ya da travma tecrübelerinde bazılarımız yaşadığı acıyla daha süratli bir biçimde yüzleşip ruhsal yardım ararken bazılarımız hislerini bastırarak kendini insanlardan uzaklaştırabilir. Bir başa çıkma prosedürü olarak gündüzleri kendilerini meşgul kılanların bastırılmış hisleri düşlerinde birikebilir.
Böyle sıkıntı tecrübelerle yüzleştiğimizde bir terapistin yardımını almanın ehemmiyetini unutmamak gerek.
Önemli bir öteki sebep de yaşadığımız anksiyete ve gerilim.
Anksiyete ve gerilimin çalışma şartlarımızdan yüzleştiğimiz ekonomik zorluklara, ailevi sıkıntılardan sıhhat problemlerine birçok sebebi olabilir.
Yaşadığımız gerilimli olayları sindiremeyen bünyemiz, bu tecrübeleri uyku esnasında dışarı vurabilir.
Uyurgezerlik ya da uykuda konuşma üzere parasomni olayları, muhtemel öbür bir tetikleyici olarak karşımıza çıkıyor.
Parasomniye sahip bireyler, düşlerde deneyimlediklerini fizikî olarak birebir dışarı aktarabiliyor. Buna ağlamak da dahil.
Stres, anksiyete ve uyku tertibinde meydana gelen büyük değişimler parasomni hadiselerinin tetikleyebiliyor.
Depresyon ve sabah depresyonu, uykuda ağlamayı tetikleyebilecek durumlardan ikisi.
Depresyon sahibi insanların yüzde yetmiş beşinin uykuya dalma ve uykuda kalma konusunda sorun yaşadığını belirtelim.
Sabah depresyonu ise uyanmada yaşanılan zahmetleri ve yataktan çıkıp güne başlamayı ertelemek, güne atılmak için kâfi güce sahip olmamak üzere durumları içeriyor.
Yaşlılarla özdeşleşen sebeplerin başını demans çekiyor.
Hipotalamus ile beyin kökünde gerçekleşen değişimler sonucu uyku sistemi yaşlı bireyler, sık sık bu sebeple rahatsızlık hissedip uykularında ağlıyor.
Düzenli olarak aldığımız ilaçların değişmesi tekrar birebir meseleye yol açabiliyor.
Aldığınız ilaçlardaki değişim uyku tertibinizi etkilerse hekiminize başvurmayı unutmayın!
Bazense uykuda ağlamanın zihinsel değil, fizikî sebepleri olabiliyor.
Gözyaşı bezlerinin alışılandan farklı çalışmasını ya da alerjileri burada muhtemel sebeplere eklemek mümkün.
Neticede uykuda ağlamak, başınıza çok sık gelmediği sürece kaygı edilecek bir durum değil.
Ancak sık tekrarlaması halinde bir uzmana görünmeniz katiyetle tavsiye olunur!
